Marmara ELT'nin en başarılı hocalarından Kamile Hamiloğlu Hocamız bir gün derste arkadaşlardan birinin sorduğu "özel ders konusunda önerebileceğiniz yayın var mı?" sorusunun akabinde bir an duraksamış, sonra da şöyle demişti: "ELT alanında referans gösterilecek çalışmaların yapıldığı ülkelerde (ABD, İngiltere vb.) özel ders ancak çok zengin bir zümrenin satın aldığı bir hizmettir, bu hususta yayın bulmak çok kolay değildir." Söylediklerini birebir hatırlamam mümkün değil ama bu minvalde bir iki cümle sarfettiğinden eminim. Bizim bu kadar çok özel öğretim kurumuna sahip olmamız, bu kurumlarda bu kadar çok çalışan olması sınav merkezli eğitim sistemine sahip oluşumuzdan ileri geliyor şüphesiz.
Türkiye'de özel eğitim, sayıları her geçen gün artan ve bünyesinde yüzbinlerce personel çalıştıran özel okul, dersane, özel kurs vb kurumlarıyla dev bir sektör haline geldi. İletiyi yazmadan önce hem çalışan sayısı hem de sendikalı sayısı ile iligili küçük bir tarama yapayım dedim ama elle tutulur istatistiki bilgiye ulaşamadım. Bu yüzden birazdan değineceğim hususlar genellikle şahsi gözlemlerden oluşacak.
Öncelikle özel öğretim kurumları ve çalışanları ile ilgili usul ve esasların 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda yer aldığını belirtelim. 2007'de yürürlüğe giren bu kanun öncesinde bu kurumlarda çalışanların sendika kurma ve grev yapma hakları yoktu. Yeni kanunda sendika kurma ve grev yapma ile ilgili engeli içeren maddenin yer almıyor oluşuna dayanan sendikalar özel öğretim kurumlarında çalışanların sendika üyeliği ile ilgili bir engel olmadığını söylüyorlar ve bu kurumlarda çalışanlar 17 no'lu “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar" iş kolunda faaliyet gösteren sendikalara üye olabiliyorlar. Türk-İş'e bağlı Tez-Koop-İş ve Koop-İş, DİSK'e bağlı Sosyal-İş üye sayısı açısından bu iş kolunda üç büyükleri oluşturuyor.(ozgurogretmen.com©2013)
Benim için soru işaretleri tam da bu noktada başlıyor. Devlet memuru sıfatıyla hizmet veren bir eğitim çalışanı eğitim iş kolunda hizmet veren bir sendikaya (kamu sendikası) üye olabiliyorken, özel öğretim kurumu çalışanları ise işçi sendikasına üye olabiliyor. Bu ayrımın yetki, hak ve sorumlulukları açısından bağlı bulundukları kanunların farklı olmasından ileri geldiğini, (özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin işçi statüsünde çalıştıklarını) biliyorum ama birleştirilmesiyle ilgili ne gibi engellerin olduğunu, bununla ilgili sendikaların girişimde bulunup bulunmadığını bilemiyorum. Devlet madeninde çalışan bir madenciyle, özel madende çalışan bir madencinin aynı işçi sendikasında örgütlenmesi ne kadar doğalsa (yanılmıyorumdur umarım) devlet okulunda çalışan bir öğretmen ve büro çalışanı ile özel öğretim kurumunda çalışanları aynı sendika çatısı altında birleştirmek gerekir kanaatindeyim. Bu işveren(ler)in ne kadar işine gelir, tartışılır. Mevcut iktidarın sendikalaşmayla ilgili politikalarına çok uymadığının bilincindeyim ama bu iletiyi yazmaya başlamadan evvel daha somut bilgilere ulaşacağımı düşünüyordum ama soru işaretlerimden kurtulamadığımı belirtmeliyim.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder