Yeni müfredatla ilgili görüşlerimi, hazırlık sınıfı olan bir okulda çalışan İngilizce Öğretmeni gözüyle dile getirdim.
·
2016-2017 Eğitim Öğretim yılına hazırlık sınıfı
olan okulların İngilizce öğretmenleri olarak yürürlükte olan 3 adet Öğretim
programı ile başladık. Önümüzdeki yıl yeni müfredatın yürürlüğe girmesiyle
birlikte, eskilerinde olduğu gibi “kademeli geçişler” öngörülecekse müfredat
sayısının yine 2-3 olmasını bekliyorum ki bu da İngilizce zümreleri arasında
kavram karmaşalarına yol açacaktır. Yeni müfredatın yürürlüğe girmesiyle
eskilerin kaldırmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim.
·
Yeni müfredatta hazırlık sınıfının olmayışı,
hazırlık sınıfı olan okullar için bir eksiklik olmaktadır. Zira hazırlık sınıfındaki
haftalık 20 saatlik ders sayısı, diğer okulların tüm sınıflarındaki haftalık
ders sayısına eşit olmakta. Hazırlık sınıfı olan okullar için eski müfredat
(2016) geçerli olacak mı, sorusunun netlik kazanması daha isabetli olacaktır.
·
Bu müfredatın da eski müfredatlar gibi çağdaş
dil öğretim yaklaşımlarını esas alan, etkileşimli bir sınıf ortamını öngören,
becerilerin geliştirilmesini ilke edinmiş bir anlayışla hazırlanmış olduğunu
düşünüyorum. Yabancı dil öğretimine dair kamuoyunun eleştirel bakışı ve
Bakanlığımızın çare arayışlarında öğretim programından yana önemli bir eksiklik
olmadığını düşünüyorum. Ancak iyi bir müfredat, öğretmen yeterliği, okul ve
sınıf ortamlarının fiziki yeterliği, özellikle de ders materyali yeterliği ile
desteklenmedikçe tek başına çare olmamaktadır.
·
Teknolojinin yabancı dil eğitiminde
kullanılmasını, e-portfolyonun bir ölçme değerlendirme aracı olarak
kullanılmasını oldukça önemli buluyorum. Bu noktada MEB tarafından filtrelenen okullardaki internet erişiminin, bloglar, bulut sunucuları, sosyal medya araçları ve diğer web 2.0
araçlarını desteklememesini bir çelişki olarak görmekteyim. Bununla ilgili yeni
bir adım atılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, geçtiğimiz yıllarda
öğrencilerime hazırlattığım dijital içerikli ödevleri (metin, ses, video, resim
vb) Google Drive yolu ile paylaşmalarını isteyip bir e-portfolyo oluşturmaya
çalışmam vakit ve enerji kaybına sebep oldu.
·
Öğretim programında sıkça dile getirilen “Proje”
kavramının altının doldurulması gerektiğini düşünüyorum.
·
Başta eTwininning.net projeleri olmak üzere,
birlikte dijital içerik üretip paylaşılabilecek okul/sınıf eşleşmelerinin
teşvik edilmesinin ve bunun müfredatta yer almasının isabet olacağını
düşünüyorum. Bu yıl 11. yaşını kutlayacağımız eTwinning oluşumu, sonrasında öğrenci
değişimleri yapabileceğimiz Erasmus+ projelerinin önünü de açacaktır.
·
İngilizce öğretiminin sınıf ortamının ötesine
taşınmasına olanak verecek “Self-Study” adımlarının öğretim programı yoluyla
tasvir edilmesi, örneklendirilmesi öğretmenler açısından önemli bir yardımcı
kaynak olacaktır.
·
Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder