Sınavın tam adı Fen Liseleri, Sosyal Bİlimler Liseleri, Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri ile Her Türdeki Anadolu Liseleri Öğretmenleri Seçme Sınavı. Sınavla ilgili dikkatimi çeken ilk husus sınav ücreti oldu. 10 Mart'ta gerçekleştirilecek sınavın ücreti tam 80 TL. 13 Şubat-27 Şubat arasında kılavuzda belirtilen şekilde ücreti yatırıp başvuruyu yapmanız gerekiyor.
Yine bu tür sınavlarda bir de asgari çalışma süresi şarto konuyor. Bu sınav için 3 yıl. 10 Mart itibariyle ücretsiz izinler hariç 3 yıllık bir çalışma maziniz varsa sınava girebiliyorsunuz. 20 branşta atama yapılacak. Sınav sonucunda 20 branşta atama yapılacak.
Anadolu Öğretmen Liselerine ayrı başlık açılmamasının sebebi, en güncel atama yönetmeliği olsa gerek. Bir de Aandolu Liselerinin lağvedilmesi veya bir başka deyişle her isenin anadolu statüsüne getirilip sınavsız öğretmen ataması yapılması fikri (Nimet Çubukçu Projesi) resmen rafa kalktı anlaşılan. Bu durumda sınavsız atanan mevcut öğretmenlerin durumu ne olacak bilinmez.
Herkese başarılar dilerim. Bir de umarım bir an önce oturmuş ve üzerinde büyük çoğunluğun uzlaşmaya vardığı bir atama-terfi yönetmeliğine kavuşuruz.
12 Şubat 2012 Pazar
2 Şubat 2012 Perşembe
İngilizcecilere Facebook Sayfaları
Deyim, atasözü, tekerleme ve özlü sözlerin dil öğrenme sürecinde öğrenciye önemli bir katkı sağladığını ve ilgi uyandırdığını düşünüyorum. Bir de otantik materyalin dil öğrenenlerde yarattığı etkiye benzer bir etki yaratıyor kanısındayım. Zira ilk ağızdan o dilde üretilmiş, çeviri kokmayan ve ama yüzeysel ama derin anlam içeren (tekerlemeler hariç) cümleler bunlar. Ben de hem derslerimde kullanmak, hem de kendi bilgi dağarcığıma katı sunmak için araştırıyor, biriktiriyor, bazen bir resimle bütünleştiriyor ve bir kart görüntüsü veriyorum. Bunları da aşağıda adreslerini vereceğim Facebook Sayfalarımda paylaşıyorum. Meslektaşlarımı ve dil öğrenen Sosyal Medya düşkünlerini bu sayfalara beklerim.
7 Ekim 2011 Cuma
Amazing Facts (Superlatives)
Dünya rekorları veya ilginç gerçekler superlative işlerken kullanılan en ideal bir tema. En uzun nehir, en uzund ağ gibi kemikleşmiş bilgilerin dışında daha farklı, dha ilgi çekici bilgiler öğrencilerin daha çok ilgisini çekiyor gibi.
İşte rekorlarla ilgili ilginç örnekler bulabileceğiniz bir kaç adres:
Aşağıdaki sunuda "enlerden" bir kaç örnek var. Bir warm-up aktivitesi çıkabilir. Belki de içerikteki bazı bilgileri silip öğrencilere tahmin ettirebilrisiniz..
http://hotfile.com/dl/131649256/9cecca9/amazing_facts.ppt.html
İşte rekorlarla ilgili ilginç örnekler bulabileceğiniz bir kaç adres:
- Guinness'in resmi sayfası: http://www.guinnessworldrecords.com/
- The “Most” Humans. Some Interesting Facts From Guinness World Records.
- http://www.lawyerment.com/facts/
- http://www.worldamazingthings.blogspot.com/
Aşağıdaki sunuda "enlerden" bir kaç örnek var. Bir warm-up aktivitesi çıkabilir. Belki de içerikteki bazı bilgileri silip öğrencilere tahmin ettirebilrisiniz..
http://hotfile.com/dl/131649256/9cecca9/amazing_facts.ppt.html
9 Ağustos 2011 Salı
MEB Yönetici Atamaları Yönetmeliğinde Değişiklik
Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazetede yayınlandı.
Değişen maddeleri tek tek ele alınamayacak kadar çok ama görünen o ki Ekim ayında yapılacak sınavdan sonra Ocak Şubat aylarında atamalar gerçekleştirilecek. Gerçi valiliklerce de ihtiyaç duyulduğu zaman atama yapılabilir ibaresi var.
Ekimde sınava girmeyi düşünenler kaynak ve bilgi arşivime buraya tıklayarak ulaşabilir.
Değişen maddeleri tek tek ele alınamayacak kadar çok ama görünen o ki Ekim ayında yapılacak sınavdan sonra Ocak Şubat aylarında atamalar gerçekleştirilecek. Gerçi valiliklerce de ihtiyaç duyulduğu zaman atama yapılabilir ibaresi var.
Ekimde sınava girmeyi düşünenler kaynak ve bilgi arşivime buraya tıklayarak ulaşabilir.
7 Ağustos 2011 Pazar
Nikon D5100 ve sonrası
Uzun zamandır hayatıma dâhil etmek istediğim, hobilerim arasına katmaya çalıştığım amatör fotoğrafçılık için ilk şartı nihayet yerine getirdim. İlk DSLR fotoğraf makinem Nikon D5100 ve birlikte satışa sunulan Nikon 18-55 lens artık çantada. Şimdi bu büyülü dünyanın kapısını aralamak için ustalara yanaşmaya, çok okumaya, öğrenmeye ve cesarete ihtiyaç var. Henüz taze gelin gibi bir köşede duran bu güzel oyuncağımla ilgili ilk izlenimleri aktarmaktır niyetim.
Canon 550D alma niyetiyle girdiğim dükkândan Nikon D5100 ile çıkmamın nedeni ikna kabiliyeti yüksek bir satıcıyla tanışmam oldu. Sonuçta hakkında neredeyse hiç bir şey bilmediğim bir makineyle çıktım dükkândan ve üstelik Canon'a ihanet etmişim gibi bir hisle birlikte. Aslında git gide futbol taraftarlığına dönüşen Canonculuk ve Nikonculuk arasında bir yerdeydim ama sanki hep Canon'a yakın gibiydim. Hele D5100 ile ilgili yorumları okurken Canoncuların "... ama bir Canon değil" yorumlarından sonra iyice bir refleks gelişti bende. Nikonumu sahiplenmeye başladım. Kendimi 10 Ara Güler gücünde hissediyorum şimdi. Hafta sonları fotoğraf turlarına katılmak, karanlık odalarda sabahlamak geçiyor içimden.. Neyse, bu daha sonraki yazıların konusu ;)
Fotoğrafçılıkla uğraşan pek çok kişinin uğrak yeri olan Sirkecideki Hayyam Pasajı ve pasajdaki dükkânlarla ilgili pek çok yorum okumuştum internet sitelerinde. Burada nakit veya taksitle, spot veya garantili/faturalı satış türlerinden haberdardım. Aradaki fiyat faklarından ve artılarından/eksilerinden de. Benim tercihim garantili ve faturalı ürün almaktan yana oldu ama bu işi profesyonel olarak da yapan pek çok kişi spot ürün almayı da tercih ediyorlar. Spot satışlarda mağazalar kendince bir garanti veriyorlar. Kendi teknik servislerinde ürünün onarımını yapmayı vaat ediyorlar. Pasajda dönen ticarette ciddi bir güven duygusu hâkim. Kimseyi yanıltmamak için fiyatıyla ilgili açıklama yapmayayım diyorum. Spot satışı ile garantili peşin veya taksitli satışları arasında ciddi farklar var. Bu konuda bilgiye ulaşmak da oldukça kolay zaten günümüz şartlarında.
Makine D5000 modelinin geliştirilmiş hali. Canon 600D ile yakın özelliklere sahip. Bu yüzden en çok bu modelle kıyaslanıyor. Şu adreste 2 modeli kıyaslayan çok kapsamlı (İngilizce) bir makale var. Şu adreste de bir karşılaştırma makalesi (Türkçe) mevcut. Teknik altyapım, mevcut değerlendirmeleri tam anlamıyla algılayabilecek ve size aktarabilecek kadar yeterli değil ama temel özelliklerden bahsedebilirim.
Bir sonraki yazıda dilim döndüğünce teknik özelliklerinden bahsedeceğim.
[DEVAM EDECEK]...
Canon 550D alma niyetiyle girdiğim dükkândan Nikon D5100 ile çıkmamın nedeni ikna kabiliyeti yüksek bir satıcıyla tanışmam oldu. Sonuçta hakkında neredeyse hiç bir şey bilmediğim bir makineyle çıktım dükkândan ve üstelik Canon'a ihanet etmişim gibi bir hisle birlikte. Aslında git gide futbol taraftarlığına dönüşen Canonculuk ve Nikonculuk arasında bir yerdeydim ama sanki hep Canon'a yakın gibiydim. Hele D5100 ile ilgili yorumları okurken Canoncuların "... ama bir Canon değil" yorumlarından sonra iyice bir refleks gelişti bende. Nikonumu sahiplenmeye başladım. Kendimi 10 Ara Güler gücünde hissediyorum şimdi. Hafta sonları fotoğraf turlarına katılmak, karanlık odalarda sabahlamak geçiyor içimden.. Neyse, bu daha sonraki yazıların konusu ;)
Fotoğrafçılıkla uğraşan pek çok kişinin uğrak yeri olan Sirkecideki Hayyam Pasajı ve pasajdaki dükkânlarla ilgili pek çok yorum okumuştum internet sitelerinde. Burada nakit veya taksitle, spot veya garantili/faturalı satış türlerinden haberdardım. Aradaki fiyat faklarından ve artılarından/eksilerinden de. Benim tercihim garantili ve faturalı ürün almaktan yana oldu ama bu işi profesyonel olarak da yapan pek çok kişi spot ürün almayı da tercih ediyorlar. Spot satışlarda mağazalar kendince bir garanti veriyorlar. Kendi teknik servislerinde ürünün onarımını yapmayı vaat ediyorlar. Pasajda dönen ticarette ciddi bir güven duygusu hâkim. Kimseyi yanıltmamak için fiyatıyla ilgili açıklama yapmayayım diyorum. Spot satışı ile garantili peşin veya taksitli satışları arasında ciddi farklar var. Bu konuda bilgiye ulaşmak da oldukça kolay zaten günümüz şartlarında.
Makine D5000 modelinin geliştirilmiş hali. Canon 600D ile yakın özelliklere sahip. Bu yüzden en çok bu modelle kıyaslanıyor. Şu adreste 2 modeli kıyaslayan çok kapsamlı (İngilizce) bir makale var. Şu adreste de bir karşılaştırma makalesi (Türkçe) mevcut. Teknik altyapım, mevcut değerlendirmeleri tam anlamıyla algılayabilecek ve size aktarabilecek kadar yeterli değil ama temel özelliklerden bahsedebilirim.
Bir sonraki yazıda dilim döndüğünce teknik özelliklerinden bahsedeceğim.
[DEVAM EDECEK]...
14 Temmuz 2011 Perşembe
Memleketin kelebeğinde bile gözleri var!
Günlük yaşamımızda da bu böyledir, toplumsal hayatta da. Tarih de bu tür örneklerle doludur. Arsana, evine barkına sahip olmazsan birileri elinden almaya kalkar. Memleketine sahip çıkamazsan birileri talip olur.
Artvin Yusufeli'ne turist ayağına gelen iki Rus bir çanta dolusu kelebek ve böcek toplamışlar. Köylüler tarafından ihbar edilmeseler memleketin kelebeğini ve böceğini yurt dışına kaçıracaklardı muhtemelen. Öncelikle köylüleri tebrik etmek lazım bu sorumlu davranışlarından ötürü. Sonra da kaçırılmasına engel olduklarımızın dışında acaba nelerin elimizden alınıp götürüldüğü sorusunu sormalıyız kendimize. Memleketimizin zenginlikleriyle övünmek elbette ki hakkımız ama "bu zengiliklerden ne kadar faydalanıyoruz, bu zenginliklere ne kadar sahip çıkıyoruz veya bu zenginliklerin ne kadar farkındayız" soruları da dolaşmalı aklımızda.
Bir önerim var konuya dair. Bir büyük gazetenin ilavesi olan ve yıllardır adına magazin, televizyon vs ödülleri dağıtan "Kelebek", keşke bu memleketin doğal güzellikleri adına da bir kampanya yürütse, biz de memleketin "dişi" güzellikleriyle ilginelmek yerine doal güzellikleriyle ilgilensek biraz. Bu nahoş haber olmasaydı kaç kişi Yusufeli gibi küçük bir ilçenin kırsalında böylesine bir doğal güzelliğin ve zengilnliğin olduğundan haberdar olurdu acaba?
Toprağa, doğaya, suya, tüm zenginliklere sahip çıkmalı. Tüm insani değerler ve gelecek nesiller için...
Kelebek Etkisi teorisi denilince akla gelen ilk isim Edward Lorenz ne demişti hem: "Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir"
Artvin Yusufeli'ne turist ayağına gelen iki Rus bir çanta dolusu kelebek ve böcek toplamışlar. Köylüler tarafından ihbar edilmeseler memleketin kelebeğini ve böceğini yurt dışına kaçıracaklardı muhtemelen. Öncelikle köylüleri tebrik etmek lazım bu sorumlu davranışlarından ötürü. Sonra da kaçırılmasına engel olduklarımızın dışında acaba nelerin elimizden alınıp götürüldüğü sorusunu sormalıyız kendimize. Memleketimizin zenginlikleriyle övünmek elbette ki hakkımız ama "bu zengiliklerden ne kadar faydalanıyoruz, bu zenginliklere ne kadar sahip çıkıyoruz veya bu zenginliklerin ne kadar farkındayız" soruları da dolaşmalı aklımızda.
Bir önerim var konuya dair. Bir büyük gazetenin ilavesi olan ve yıllardır adına magazin, televizyon vs ödülleri dağıtan "Kelebek", keşke bu memleketin doğal güzellikleri adına da bir kampanya yürütse, biz de memleketin "dişi" güzellikleriyle ilginelmek yerine doal güzellikleriyle ilgilensek biraz. Bu nahoş haber olmasaydı kaç kişi Yusufeli gibi küçük bir ilçenin kırsalında böylesine bir doğal güzelliğin ve zengilnliğin olduğundan haberdar olurdu acaba?
Toprağa, doğaya, suya, tüm zenginliklere sahip çıkmalı. Tüm insani değerler ve gelecek nesiller için...
Kelebek Etkisi teorisi denilince akla gelen ilk isim Edward Lorenz ne demişti hem: "Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir"
2 Temmuz 2011 Cumartesi
Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl [Amin Maalouf]
Özgün Adı: Le Premier Siecle Apres Beatrice
Yazar: Amin Maalouf
Türü / Sayfası: Roman / 160 sayfa
Yayınevi / Basım Yılı: YKY / 1. Baskı 2004 (Türkçe)
Çeviren: Esin Talu Çelikkan
Fiyatı:7-8 TL
Dünya'da kadın oranı giderek azalmaktadır. Özellikle güney yarımküre ülkeleri ve doğu ülkelerinde erkek çocuk isteyen toplumların sırtından para kazanmak isteyen bilim insanları bebek cinsiyeti belirleyen bir ilaç üretirler. Bunun yol açtığı felakete dur demek isteyen bir böcekbilimci erkek ve bir gazeteci kadının bu gelişmeler ortasındaki yaşantısından kesitler sunuyor roman. Çiftin hayatlarına romanın erkek karakteri böcekbilimcinin en çok istediği şey, adı daha önceden belirlenmiş bir kız çocuğu giriyor. Beatrice'in büyümesine ve aile ile olan ilişkisine de tanıklık ediyoruz roman boyunca.
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un YKY' dan çıkan eserlerinden sanırım onuncusu bu kitap.
Daha önce Amin Maalouf okumamıştım. Okuduktan sonra çok etkilendiğimi söyleyemem belki ama bir iki kitabını daha okumayı arzu ettiğimi söylesem sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Yalnız kitabı okurken aklımda oluşan çerçevede batılı ve batıcı, doğuya gitse de bir an önce batıya/batısına kavuşma isteği duyan bir ressamın çizdiği soyut bir resim oluştu. Ne derece doğru bir tablo çizdim bilmiyorum.
Yazar: Amin Maalouf
Türü / Sayfası: Roman / 160 sayfa
Yayınevi / Basım Yılı: YKY / 1. Baskı 2004 (Türkçe)
Çeviren: Esin Talu Çelikkan
Fiyatı:7-8 TL
Dünya'da kadın oranı giderek azalmaktadır. Özellikle güney yarımküre ülkeleri ve doğu ülkelerinde erkek çocuk isteyen toplumların sırtından para kazanmak isteyen bilim insanları bebek cinsiyeti belirleyen bir ilaç üretirler. Bunun yol açtığı felakete dur demek isteyen bir böcekbilimci erkek ve bir gazeteci kadının bu gelişmeler ortasındaki yaşantısından kesitler sunuyor roman. Çiftin hayatlarına romanın erkek karakteri böcekbilimcinin en çok istediği şey, adı daha önceden belirlenmiş bir kız çocuğu giriyor. Beatrice'in büyümesine ve aile ile olan ilişkisine de tanıklık ediyoruz roman boyunca.
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un YKY' dan çıkan eserlerinden sanırım onuncusu bu kitap.
Daha önce Amin Maalouf okumamıştım. Okuduktan sonra çok etkilendiğimi söyleyemem belki ama bir iki kitabını daha okumayı arzu ettiğimi söylesem sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Yalnız kitabı okurken aklımda oluşan çerçevede batılı ve batıcı, doğuya gitse de bir an önce batıya/batısına kavuşma isteği duyan bir ressamın çizdiği soyut bir resim oluştu. Ne derece doğru bir tablo çizdim bilmiyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)